Oldukça esrarengiz bir yere geldik. Bir meditasyon uzmanı; ismi Mummufied Monk, 1973 yılında vefat etmiş. Ve 1973 yılından bugüne kadar hala saçları ve tırnakları uzuyor. Tur rehberimiz ona inandıklarını ve kutsal bulduklarını söyledi. Bu cam fanusun içinde oturan adama gelip dualar ediyorlar, dilek tutuyorlar… Bu ilginç ve enteresan bir histi.

 

 

Daha sonra bizim için iyi dilekler diledi, bileğimize beyaz örgü ipler bağladı. Bir tılsım gibiydi. Dini inançlarımız farklı olsa da huzur her dinde ortak dileğimiz.
Bu tapınaktan da böylece ayrılıp safari aracımıza yöneldik.
İşte şu ana kadar arkasında gezdiğimiz aracımızın üstüne oturttular bizi. Malumunuz balayı çiftiydik biz:)

 

 

Kauçuk ağaçlarının olduğu bir yere geldik. Kauçuk nasıl yapılır izledik. Ağaçları sıyırıyorlar ve akan maddeyi makinelerden geçiriyorlar ve seriyorlar. Kauçuk buradan tüm dünyaya ihraç ediliyormuş. Kullandığımız paspaslar, lastikler, slikonlar hep bu maddeden üretiliyormuş.
Kauçuklardan sonra uzunca bir yol gittik. Arabadan inip bir süre de yürüdük. İnce tahta köprülerden geçtik ve bu şelaleye ulaştık. Tayland’ın en güzel suyuydu bence çünkü buz gibiydi.

 

Magic Garden diye bir yere geldik. Basamaklardan bu gizli bahçeye indik. Her tarafta heykeller vardı. Burada fotoğraftan çok videolar çektim. Kendimi bir gezi programı sunucusu gibi hissediyordum:)
Turumuzun son durağı tüm adayı ayakları altına alan bu heykeldi. Tepeye çıkmak zor oldu. Aracımızın şoförü kafayı yemişti. Bilerek çukurlara girdi, sulardan geçti, Ağaçların arasına daldı hopladık, zıpladık. Hatta bir ara bir yere saplı kaldık. Gülmekten ağzım ağrımıştı. Böyle tipler beni bulur hep, orada da  beni bulması beni çok güldürmüştü.
Bizi aldıkları gibi otelimize bıraktılar. Biraz yüzdük. Hava kararınca çıkıp hazırlandık. Yine Süleyman’ın Türkiye’den yazdığı mesajlara kulak astık ve önerdiği Brezilya restaurantına gitmek üzere taksiye bindik.
Naim’in balayımız boyunca afiyetle yiyebildiği tek yemek buradaydı. Sınırsız et:) Masamıza geçmeden açık büfeden salatamızı aldık sonra garsonlar ellerinde şiş sıcak sıcak et servis ediyor. Siz durmaları için masadaki yuvarlağı kırmızıya çevirene kadar sürüyor bu.Ben balık ürünlerinden az az denedim, ördek yedim, tavuk ve biftek. Naim çoğunlukla biftek yedi:) Çok çok lezzetliydi.

 

 

 

Sahnede Samba show vardı. İzlerken harika dans ettiklerini düşündüm. Hatta keşke bende böyle güzel dans edebilsem dedim.

 

Sonra kendimi sahnede buldum. Masa masa dolaşıp elimizden tuttukları gibi sahneye çıkardılar. Kocam şok oldu ama ben çok eğlendim.  İlgili videoyu instagram profilimde bulabilirsiniz:)
İşte panoromik şehir turumuz bu harika yemekle sonlanmış oldu. Yüzlerimizde koca birer gülümseme ile otelimize döndük. Yarın ki dünyaca ünlü Full Moon (dolunay) partisi için ayrıca heyecanlıydık.
Yeniden görüşmek üzere…
Mutluluk Artar Paylaşınca!

 

Yorum Yaz